Ali Kemal Erdem’in özel haberi
Birgün Gazetesi’nde dün çıkan Timur Soykan imzalı bir haberde 14 Eylül 2022 günü İstanbul Laleli’de bir kuyumcudan çıkan ve yanlarında para dolu çantalar taşıyan altı Suriyelinin, içlerinde polisin de olduğu bir çete tarafından gasp edilmesi ve sonrasında yaşanan gelişmeler anlatıldı.
SEVGİLİSİNDEN FİDYE İSTEMİŞLERDİ
Benzer olaylar daha önce de yaşanmıştı.
17 Nisan 2023 günü Beyoğlu’nda sahte polis yeleği giyen 4 kişi, rezidansta kalan Lübnanlı iş insanı gasp ederek, kasadaki 30 bin dolarını almış, ardından iş insanını kaçırarak, sevgilisinden fidye istemişti. Bu kişiler de polis operasyonuyla yakalandı.
3 KİŞİ YAKALANDI
2015 yılında Bursa’da da kendilerini polis olarak tanıtıp, kente gelen iki Arap işadamını pasaportlarında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla korkutup gasp ettikleri öne sürülen üç kişi yakalandı.
2019 yılında Ankara’da kaçırılan bir İranlı iş adamı da polis ve jandarma operasyonuyla kurtarıldı.
Bunlar basına yansıyan olaylar. Ancak basına yansımayan benzer olayların olduğu da öne sürülüyor.
Bu iddianın sahibi Arap ülkelerinden kişi ve şirketlerden müvekkilleri bulunan İstanbul Barosu avukatlarından Üsame Ceran.
“GASP OLAYLARININ BAŞLICA SEBEBİ HALA ESKİ USULLE TİCARET YAPMALARI”
Yabancılara özellikle de Arap ülkeleri vatandaşlarına yönelik gasp, kapkaç ve hırsızlık olaylarının başlıca sebebinin Arap ülkelerinin vatandaşlarının hala eski usulle ticaret yapmaları olduğunu öne süren Ceran, bunu şöyle anlattı:
“Eski usulden kastım ticaret karşılığında paranın banka yoluyla değil, fiziki olarak çantalarla taşınmasıdır. Tüm dünyada havalecileri aracılığıyla parayı bir ülkeden diledikleri bir ülkeye; hem de banka ya da uluslararası para transferi şirketlerine ödeyecekleri komisyondan çok daha küçük komisyonlara paralarını taşıyabilirler. Bu sisteme “Hawala” adı verilmektedir. Bu sistem geleneksel ve kayıt dışı bankacılık sistemi olarak adlandırılabilir.
Bu sayede bir ülkeden başka bir ülkeye, her iki ülkenin tabii olduğu yasal prosedürleri aşarak para göndermeniz mümkün hale gelmektedir. Genelde Türkiye’de kuyumcular, dövizciler ve uluslararası kargocu şirketleri bu işi yapmaktadır.
HAWALA SİSTEMİ RİSK DE YARATIYOR
Arap ülkelerinin vatandaşlarının bankacılık sistemi yerine “Hawala” sistemini tercih etmelerinin beraberinde büyük bir riski de getirdiğini söyleyen Ceran, “Hawala sistemi, paranın fiziki olarak havaleciye taşınmasını gerektiriyor. Parayı teslim alan havaleci, küçük bir fiş düzenleyerek gönderene verir. O para göndericinin istediği ülkede gönderici tarafından belirtilen kişiye teslim edilir. Fiziki olarak yüzbinlerce dolar göndermek durumunda kaldığınızı düşünün. Bu da ciddi bir güvenlik riskini beraberinde getiriyor. Yüz binlerce kimi zaman milyonlarca doları çantalarla taşıdığınız bir ticaret modelinde kimi zaman düşmanlarınız, kimi zaman ise kamu görevlilerinin de içinde bulunduğu çeteler tarafından gaspa uğramanız çok olasıdır” diye konuştu.
“TİCARİ HAYATLARI ÇANTALARDA PARA TAŞIMAK ÜZERİNE”
Laleli’de yaşanan olayın da bu güvenlik riskinin bir sonucu olduğunu belirten Ceran, bu şekilde gelen her paranın kara para olarak nitelendirilmesinin de doğru olmadığını söyleyerek, buna dair şunları söyledi:
“Hadisenin iç yüzünün bilmeden doğrudan ‘Kara para’ olarak nitelenmesi ise kolaycılık. Arap ülkelerinin insanlarının tüm ticari hayatları çantalarla para taşımak üzere. Elbette kimi zaman ‘Kara para’yı kolay şekilde taşımak için bu sistemi tercih edenler olabilir fakat çoğunlukla ticaretleri yasaldır. Yalnızca bankacılık sistemini kullanmaya alışkın değildir. Bunun en büyük sebebi bankacılık sistemi ile ticaret yapmaya alışık olmamalarıdır. Diğer sebebi ise “Hawale” sistemine alışık olmaları, diğer bir deyişle bu sistemin pratikte birçok kolaylık sağlamasıdır.
PROSÜDÜRLERDEN VERGİDEN KURTULALIM DERKEN RİSK ALIYORLAR
Ceran, Arap iş insanlarının kimi zaman ise bir ülkeden para çıkarmak ve başka bir ülkeye para sokmak için tabii olunan prosedürlerle hiç uğraşmamak için de bu yolu tercih ettiklerini belirterek, “Aynı zamanda bir geliri vergilendirme zorunluluğundan da kurtulmuş olurlar. Pratikte birçok avantajı ve kolaylığı sağlayan bu sistem, az önce ifade ettiğimiz üzere büyük bir riski de beraberinde getirmektedir” şeklinde konuştu.
BATILILAR, ELDE PARA TAŞIMA SİSTEMİNE SOĞUK
Bu sistemi yalnızca Arapların değil, Güney Afrika Cumhuriyeti, İran, Rusya ve Orta Asya ülkeleri vatandaşlarının da sıklıkla kullandığını belirten Ceran, buna karşın Avrupalıları ve Amerikalıların bu sistemi kullanarak para transfer ettiklerinin pek görülmediğini de hatırlattı
“PANDEMİ ÖNCESİNDE YÜZLERCE OLAY DUYDUM”
“Peki Laleli’de yaşanan soygun gibi olayların yaygınlığı nedir?” sorusuna Ceran, “Özellikle pandemi öncesinde bu durum daha yaygındı. Pandemi öncesinde yabancılara karşı işlenen yüzlerce gasp (yağma) olayı duydum ve bir kısmında da mağdurların avukatı olarak görev aldım” iddiasında bulundu.
“PANDEMİDEN SONRA BANKACILIK SİSTEMİNE ADAPTE OLMAYA BAŞLADILAR”
Ceran, buna karşın bu durumun pandemiden sonra kısmen de olsa değişmeye başladığını şu sözlerle anlattı:
“Pandemi ve seyahat kısıtlamaları sebebiyle Arap ülkeleri vatandaşlarının bir kısmı alışkanlıklarını değiştirerek bankacılık sistemine adapte olmaya başladı. Fakat hala çoğunluğun “Hawala” sistemiyle ticaret yaptıklarını ve bir ülkeden başka bir ülkeye bu sitemle para gönderdiklerini söyleyebiliriz.”
YABANCILARA KARŞI GASP SUÇLARININ FAİLLERİ DE ÇOĞUNLUKLA YABANCI
Yabancılara karşı işlenen gasp (yağma) suçunun faillerinin de çoğunlukla yabancılar olduklarını kişisel deneyimlerine dayanarak söyleyebileceğini kaydeden Ceran “Elbette bu yönde bir adli istatistik söz konusu değil fakat bu suçun işlenebilmesi için içeriden bilgi şart. Ve genellikle de içeriden birilerinin çetelere bu bilgileri sızdırdıkları ve bu büyük gasp olaylarına sebep olduklarını görüyoruz. Bu tür suçların genellikle Laleli bölgesinde işlendiğini de belirtmek gerekir. Zira Laleli, havalecilerin kalbi olarak biliniyor. Kapalıçarşı’dan sonra en çok kayıt dışı ticaret bu bölgede dönmektedir” diyerek iddialarını sürdürdü.
MAĞDURLAR ŞİKAYET ETMEKTEN ÇEKİNEBİLİYOR
Söz konusu olaylarda çoğu zaman getirilen para kayıt dışı olduğu için mağdurların olayı adli mercilere taşımadıkları veya taşımakta tereddüt ettiği de öne sürülmekte.
HAVAALANLARINDA BAŞLIYOR
Ceran’ın gündeme getirdiği konuları uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve vatandaşlık hakkı da kazandıktan sonra Alptekin Hocaoğlu adını alan Suriyeli siyasetçi, doktor, iş insanı Halid Hoca’ya da sorduk.
Özellikle Arap ülkelerinden gelen kişileri hedef alan suç olaylarının yeni olmadığını kaydeden Hoca, “Havaalanlarında çok aktifler, çete gibi davranıyorlar. Eski bir yöntem olarak içinde uyuşturucu olan şeker veriyorlardı veya taksici veya rehber şeklinde kendilerini tanıtıyorlar” diye konuştu.
SAHTE PARA VERME OLAYLARI DA OLUYOR
Yaşanan mağduriyetlerden birinin de bankacılık dışındaki para alışverişlerinde sahte paralar verilmesinin olduğunu söyleyen Hoca, “Yapılan iş merdiven altı olduğu için bu sefer mağdur şikayetçi olamıyor. Ancak bu olaylar yeni değil, 40 yıldır oluyor. Kendilerini zengin bir patron olarak tanıtarak veya araba satışlarında kiralamalarında mağduriyetler yaşatanlar oluyor” diyerek sözlerini bitirdi.
patronlardunyasi.com